9 Aralık 2011 Cuma

Ben ne mi yapıyorum¿

Ben ne mi yapıyorum? Az önce yine Passage*den geldim geleneksel olarak; ama yine doğal olarak içemedim*:D Ancak yine de eğlenceliydi, bir iki kişiyle tanıştık: Sohbet, dans falan filan...City*'i de denerim bigün belki, bi yemek yerim falan; güzel müzik söz konuysa eğer!.. Şimdi farkettim de ,aslında daha önce fark ettim; ama sanırım bunu şuan dile vuruyorum: Güzel şeyleri denemek lazım! Sana zarar vermedikleri sürece tabii. Yeni bir şarkı, belki sevmediğin bir tür olasa da; yeni biriyle tanışmak; sevmeyeceğini düşünsen de sevebileceğin biri vardır sonuçta ya da bir film türü, mekan, yiyecek, silecek, mercek (son ikisi nerden çıktı anlamadım sanırım kafiyeden araya karıştılar) ve hatta bir insanla bir şeyler paylaşmak...

Hayattaki ritüeller ne garip değili mi¿ Bunu da hep düşünmüşümdür; ama sanırım yine şimdi dile döküyorum. Yani her şey sanki bir kalıptan çıkmış gibi mi olmalı sayın bay/bayan. Ne bileyim yeni tanıştığın birine illaki memnun oldum mu demeli yahu, ya da neden illaki her garson bahşiş bekler (Ben de beklerdim şimdi açık konuşalım:) ya da ne bileyim ilk defa gördüğün bir kıza gidip sanırım sizden çok hoşlandım dediğinde neden terslenmelidir insan. Her simit çayla mı yenmeli, bütün susamlar parmak uçlarıyla mı toplanmalı ağız denen öğütücü mağraya olan yolculuklarında ya da simitle karper*e denilebilecek laf hep vayyyyy beaaaaa mi olmalıdır. Son yazdıklarım biraz konu dışı oldu sanırım matmazel; ama benim de bugün biraz yazasım var anladığım...

Geçen gün bi oğlan gördüm kırmızı bi pantolon giymiş; dar paça. Petrol mavisi de bir ayakkabı; çok hoşuma gitti. Petrol mavisini de pek bi severim bu arada... Pantolona gelirsek ben dar paça pantolon giymem ki? Kırmız giymek, nedense dar paça ve kırmızı bir pantolon giysem çok feminen bir görüntü çizermişim gibi geliyor bana*, gerçi o çocuk hiç öyle görünmese de:) Peki benim neden hoşuma gitti? Renk kombinasyonu? Gizliden gizliye o tarz giyinme isteği mesela? Yok yok son soruyu saymayalım öyle bir şey düşünmüyorum açıkçası "bilinç altımı" da yokladım ki bugün Burçin* görevliydi "orayla" onun dediğine göre öyle bir şey yok. İşte insan bazen nedeni belli olmadan bir şeyleri beğenebiliyor demek ki ya daaaaaaa farketmediği; ama aslında gözüne çarpan bir şeyi. Ki biz buna bilinç altı demiyor muyduk yahu, eeeee demekki Burçin çok derinlere inememişsin o zaman ehehee!!! Ne garip değil mi? Belki bi pantolonun dikişi, bir hırkanın normalde sevmeyeceğin saçma sapan düğmesi, normalde almayacağın; ama o gün gözüne hoş gözüken çiçek ve onların muhtemelen çingene olan bi teyzenin elinde oluşu. Bi insanın belli berlirsiz gülüşü ve o gülüşle birlikte dudak kenarına yerleşen küçük bir kırışıklık; yahut bir saçın rüzgarda hafif hafif savrulması gibi. İnanılmaz bir his; ama sana da arada olmuyor mu yahu! Hiç olmuyor mu yani birdenbire hoşlanıyorsun işte birisinden:
Anlamsız (aslında anlamlı; ama hoşlanma nedeni belli olmadığın için anlamsız)
Anlık (aslında anlık değil aksine hep akılda kalan; ama ondan hoşlanma anını anlattığı için o anlık)
Belirsiz (aslında hoşlanma duygusu belli; ama neyden hoşlandığını anlayamadığın için belirsiz) bir hoşlantı.

Bebekler ne garip değil mi? Dünya üzerindeki ilk günlerinde süt kokar onlar ya da sütümsü bir koku; yahut bazı insanlar mı öyle diyor acaba?.. Bir koku var; ama nedir tam olarak ben anlayamadım. Bu kokunun çok güzel olduğunu söylerler ve bazı insanlar bu kokuyu çok sever. Yani benim bir arkadaşım vardı o severdi en azından:) Bu koku gerçekten süt gibi mi yaaaa şimdi¿ Düşündüm de şimdi, bu bebekler az önce benim içtiğim süt gibi mi kokuyorlar?¿ Hımmmmmmmmmmmmmmmm*... Yok yahu kokmuyor. Neyse aslında sanırım gelmek istediğim nokta şu: Bu bebekler ilk doğduklarında masum oluyorlar ya hani, süt kokuyolar falan; ama bu bebekler büyüdüğünde ne olacak, nasıl olacak diye de düşünüyor insan. Kimisi adam, kimisi zaten adam cinsinden olan; ama aslı inkar edilemeyecek kadar "hayvan".

Buraya nereden geldim diye sorarsak eğer, sanırım şu sözden: ''Bok taşır insan içinde'':):) Çok hoşuma gidiyor doğrusu bu söz! İnsanlara güvenilemeyeceğini anlatan bu sözü ''İnsan oğlu çiğ süt emmiştir'' sözünün bir muadili olarak sayabiliriz. İyi de abiiiiiii hani bu "süt" dediğimiz şey görece güzel kokan bebeğin masumiyetini anlatan ve sevilen bi şey değil miydi¿? İnsan oğlunun emdiği sütten gelmiyor mu bu koku ya da bazı adamlara bu sütten emdirilmiyor mu? Yoksa onlar halis muhlis inek sütü mü içiriyorlar evlatlarına da böyle oluyor??? Ama yoğğğğğğğğğğğ benim içitiğim inek sütleri öyle kokmuyor ki kardeşim bu ne yaman çelişkidir yahu:) Sanırım bu çelişkiden çıkan sonuç insanlara güvenmemek!.. Ama ben güveniyorum arkadaş, her ne kadar tecrübelerimin çoğu gerçekten de denildiği gibi yediğim kazıkların toplamı olsa da:) ben yine de güveniyorum. Yani en azından güvenilecek bazı insanların, ne olursa olsun, olduğuna inanıyorum. Sanırım ben insanlara sınava girer girmez 0 verip onları tanıdıkça bu puanı yukarıya çekenlerden değil de; o insanlara 10 puan veren ve onları tanıdıkça bu puanı duruma göre düşüren bir hocayım. Hangisi daha acı verici bu hayatta pek bilmem; ama arada acı çektiğim de aşikâr bir gerçek:)

Matmazellll kafanı ağrıtmamışımdır umarım;) Bugün daha önce bassettiğim yazımania günlerimden birine denk geldik sadece ikimiz de okadar:):) Bu günlerin ortaya çıkması da kimi durumlara bağlı olarak ortaya çıkıyor elbette ve sadece Hansel'le Grethel'in kırıntılarını takip etmen her şey için yeterli olur dedi masalcı dinleyen ademoğullarına... "ABK"

İçemedim*: O sıralar setteyken birden sol kulağımın hemen altından başlayarak bütün çeneme yayılan şişlikle mütevellit ortaya bi hastalık çıktı, tuttum doktora gittim tükürük bezlerin tıkanmış dedi bol bol "sakız çiğne"?¿? dedi ardından da bastı antibiyotiği:) işte benim o zamanlar içki içemememin sebebi. Kendimi birden Devlet Bahçeli'nin 40. yıl hesabını yapıyormuşum gibi hissettim:)

Passage*: Ankara'da Sakarya'nın Zafer Çarşı'sı arkadasına denk gelen çıkışına doğru olan alternatif bi mekan.

City*: Bu yazının yazıldığı 2011 kışı civarlarında bi arkadaş tarafından tavsiye edilen ve yine Ankara'da bulunan bi mekan.

Karper*: Üçgen peynir, krem peyniri gibi isimlerle de zikredilen, aslında çok çeşitli markalar da bu peynir türü ve şeklinden üretiyor olsalar da aynen cola, kot, orkid ya da selpak gibi isimleşmiş bir peynir markası.

Feminen bir görüntü*: Çizilmesinde herhangi bir sorun yoktur, insanlar istediği gibi giyinmekte ya da görünmekte kesinlikle özgürdür. Burada yorum sadece kendi vücudum ve görünüş tarzımla ilgili bir yorumdur, yanlış anlamlar çıkarılmasın lütfen.

Burçin*: Sevgili annemin koyduğu 2. adımdır, çocukluğumda travmalara sebep olsa da:) ben kensinden çok memnunum. Annem iyi ki vardır iyi ki bu adı bana koymuştur.

Burçin*: Kendi isimlerim arasında oynadığım karakterik bir oyunun mahsulüdür ve burada geçmesinin sebebidir; yakından tanıyanlar bilir, tanımayanlar da ruh hali çeşitliliklerimden dolayı farkedebilir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder