8 Aralık 2011 Perşembe
Sessizlik...
Kendi zihni içinde oyun oynamak mı desem yoksa sersemliğin daniskası mı bu yaptıklarım inan bilmiyorum doğrusu. Korkmuş kalbimin acıdan kaçmak için bulduğu bir yöntem belki de bu hep çok bilmişlik hali, aşkla ilgili zoraki bir eziyet. Hep yalnızken mi ortaya çıkar bu içten haykırışlar diye sorsam; ne zaman yalnız değildin ki diye bağrıyor iç benliğim ruhumun en derinlerinden, pipisi yeni kesilmiş bir çocuk misali. Karmaşık olmalı ki aklım bu denli, kendi mecburiyetini dahi zaruri zannederek, inkar edebiliyor yine kendini, kendi ruhiyeti harareti içinde sessizce can cekişerek. Saçmalamak dahi kâr sebebi olmuş beyin için ki bu sayede biraz olsun dışa akıtabilmekte sessiz serzenişlerini sonsuz sanılan hayat saltanatı içinde ikimizin. Sonuç ne diye sorarsan azizim, sana tek diyebileceğim: Sen de ağlardin anlatsaydım yaşadıklarımı sana eminim... "ABK"
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder